Üye olmanızın faydaları
  • Kendi şiirlerinizi yayınlalıyınız
  • Özel faaliyetlerden haberdar olun
  • Takip ettiğiniz yazarlardan haberler alın
  • ve çok daha fazlası...

Giriş Yap

Şifrenizi sıfırlayın Kayıt olun

Şifrenizi sıfırlayın

Kayıt olun

Raporu bildir

çiy

Düzeltme yap

Anlamı

Ne yazık ki, bu kelime için hiçbir açıklama bulunamadı. Bu konuda bize yardımcı olmak ister misiniz?

Kafiye

Daha fazla Kafiye bul

son 2 harf uygun

Ölmeden Önce

Her akşamki gibi tekrar başladı bu hissiyat!
Ölmeden önce son sözlerim bunu dikkate al,
Başka bir hayatım olabilirmiydi başka bir hayal,
Özgürlükler hapishanesinde başlamıştı büyük yalan.

Farklıyım ben sanki kırmızı bir papatya,
Yaşamıyorum bu nasıl bir hayat ya?
Her gün aynı şey uyu uyan örnek al,
Ani bir acıyla soğuk bir morgda kalakal.

Yalnız başına kimsen yok orada,
Kulaklarını patlatacak sessizlik kesiliyor bir anda,
Doktorlar yanında,ölüm saatin yazılıyor boş bir kağıda,
Sonsuz yalnızlığım erken geldi bunu hatırla.

Ne kadar sonra kabulleneceksin öldüğünü,
Seni hatırlayan son kişinin gömüldüğünü,
Senin için kaç kişinin üzüldüğünü,
Belkide öldüğün için dost sandıklarının güldüğünü.

BİR ANLAMI YOKMUŞ SENSİZ

Ben hiç mutlu uyanamadım
senden sonra,,


Kıştan bir beklentim kalmadı,
Yazı istedim...

Yaz bitiyor neredesin ?
O papatyalar da yalancıymış bu arada,
Hiç sevmemişsin...


Adına dolan sayfalar dışında ,
Ruhuma dolan sensizlik var..

Birde o cafe ye uğrama,
Çayı da bozmuş bizden sonra..

Anlayacağın tadı tuzu yok buraların .
El- veda etti bile çoktan ,
Ben yıllardır bizim için buradayım .......



Birkan Çakır

Sen gelemedin

Nazımı kınayıp Pirayenin aşkından bahseden sevgilim
Senin eskisi gibi hissetmediğin gün tekrar doğdum ben
Unutma her gün kendimden geçerdim ben, giderdim
Senin aptallığın oldu aptallığımı anlamama neden
Hmm Rosa Parks idölündü senin, hakkından gelemedim
Yenemedim, kadınsın hakkını korumak istemedin sen
Ve ben, yine buradayım, saçma bir uyguluma
Yazıyorum oraya buraya, yazamıyorum tavana
Şarkı söylüyorum ben anlayana, küfür ediyorum anlamayana
Bu günleri de gördük bak acıya dayana dayana
Senden vazgeçmekte güzelmiş, güzelmiş ölmek yana yana
Hayal kurmak yasakmış, gelecek yokmuş sana bana
Merhaba ve ben geldim, hayallerimizi terk ettim
Güle güle diyemedim, elveda diyemedim
Büyük aşkları küçük kelimelerle bitiremedim
Piraye gibi severdin, hislerini bilemedin
Aklımı kemirdim de sana gel diyemedim
Olsun, kendi hakkımdan gelebildim
Sen gelemedin

Duygularımın uğradığı tecavüz

Üzgünüm sana romantik yüzümü gösteremiyorum
Duygularımdan mahrumum, intikam da istemem
Ben öyle acıya gelemem, birine acı çektirmek acısına
Acısızlığa varım, duygusuzluk bile olsa, acısızlık iyi geliyor
Hislerim elimden alınmış gibi hissediyorum dediğim zamanlar…
İşte o zamanlar en çok hissettiğim zamanlarmış
O kadar çok hissetmişim ki, hislerim overload yapmış
Algımı aşmış
Şimdi aşacak bir algı limitim de yok
İlaçlarım sağolsun, algımı da aldı
Ben verdim daha doğrusu, gönüllüydüm, bu deneye kobaydım
Şizofrenik bir olaydım, çok seviyordum bu yüzden kolaydım
Kiminin gözüne kuzu kiminin gözüne kurttum, ama basit bir saraydım
Ruhsuz bir adam oldum, hissiz, duygusuz, göz yaşı dökemeyen bir adam
Ağlamayı beceremeyen ve bunları istemeyen bir adam
İnsanlar, işte bir insan bir insana daha büyük nasıl bir kötülük
Nasıl bir ihanettir bu
Oyuncağını almak çocuğun elinden güzeldi
Duygularımın uğradığı tecavüz… güzeldi!

Eylül geçiyor

Eylül geldi
Üşümeye başlar mı ki
Sefil sesimi duyan olur mu
Nerede o çok seven eski sevgili
Eylül geldi
Yağmurlar yağmaya başladı
Eylül geçiyor
Ben geçemiyorum
Nerede o çok seven gerçek aşık
Pirayeyi öven nazımı döven güzel
Nerede ismine ithaf şiir yazmayacağıma söz verdiğim
Beni sözünden dönen onursuz bir adam yapan
O kafası karışık
Nerede hayatıma yanılgı diyecek cesareti sevgisinde bulduğum
O güzel kaçık

Ölmüyor içimde ki o çocuk

Öyle bir ihtilaf sardı ki varlığımı

Hiç böyle şaşırmamıştım zihnime

Meğerse kalbime dokunanmış zihnim

Alışamıyorum bu yeni, saf, salak bedene

Bir karmaşa içerisinde yüzmekteyim

Anlaşılmam mümkün değil, çelişkideyim

Hislerimi nasıl tarif edeyim, nasıl becereyim

Bilmiyorum, kıskanıyorum inananları

Kıskanıyorum toz pembe masallara kananları

Özlüyorum eski halimi, acı çekse de yaşayan beni

Acı denizinde yüzmek benim işim olmuştu

Oradan istifa edince hissizlik boşluğu diye bir şey oluştu

Kafamda ki tilkiler kalbimi unuttu

Ejderhalarla birlikte zihnimi esir tuttu

Nasıl anlatabilirim ki kendimi, eminken anlaşılmamaktan

Niye yazıyorum ki bu tonla heceyi

İşim ne, bıktım gerçeklerden saklanmaktan

Apaçık oluyorum kendime, "sevmiyorsun onu" desem de

Bir illüzyon vuruyor alnımdan, sancıyla kalbimde

Bir isim gitmiyor aklımdan, iki hece dilimde

Ben bıraksam da onu, bırakmıyor geçmişim, peşimde

İşte öyle bir ihtilaf sardı varlığımı

Doğruyu bilmekti yegane niyetim

Doğruyu bilince benden bana ben kaldı mı?

Doğru dediğim şeyle varlığımı yeni bir illüzyon sardı mı?

Nereden baksan cinayet, tek eksik ceset

Ben şuursuzca, ruhsuzca satırları yazarken

Sen okuyucu, nasıl beceriyorsun hissetmeyi

Benim duygularım yok içimde diyorum

Sen duygulanıp, "çok duygusalsın, boş ver" diyorsun

Bilmiyorum, basit işte

Duyguları zihnimle taklit ediyorum

Ölmüyor içimde ki o çocuk

Sadece ruhumu terk ediyorum



Evet bir yanım ilaçlı, ne diyeceğini şaşırmış

Aklımda ki ejderhalar tilkileri kaçırmış

Diğer yanım hasta, aklı fikri yasta

Duyguyu bıraktım ben, iki arka sokakta

Evet bir yanım ayık geziyor, her adımda düşüyor

Eksik tilkiler fazla ejderler, beni benden ediyor

Öyle bir ihtilaf sardı ki varlığımı

Kör oluyorum ufukta

Öyle bir şey ki bu, umutsuz kalıyorum soğukta

Ama beceremiyorum, ölmüyor içimde ki o çocuk!



Bir algı oyunu bu yaşam dedikleri

Boşa gidiyor her gün ektikleri…

Hiç, mi?

Hiç mi vicdana gelmedi?

Tabi ki kaçar insan günahlarından

Hepsinden değil en ağır olanlarından

İki yüzlü insan! İki yüzlü, günah seçiyor

Herkesin ahına bedel biçiyor!

Hiç mi insafı kalmadı?

Tabi ki aynaya bakar insan bırak suratlardan

Hepsinden değil, kaçar en güzel bakanlardan

Gözünüzü kaçırmayın yüzünden ihanet akanlardan

İki yüzlü insan! İki yüzlü, dalga geçiyor

Herkesin gülüşüne değer biçiyor!

Hiç mi vicdana gelmedi?

O eli yüreğine hiç mi gitmedi?

Alçak olan insan, kendini bilmeli

Dün iyi olmayan yarınını düşünmeli

İki yüzlü insan! İki yüzlü, kendinden geçiyor

Herkesin gözleri seni seçiyor!

Gölgem

Hüzünlü dostum

Sen bana mutluluğu tekrar hissettirdin

Ve ben bunu varlığına borçluyum

Belki de patilerine borçluyumdur

Belki de hiç sahip olamadığım gülüşüne

Yine felsefe yapmak istemiyorum, gölgem

Her adını söyleyişimde biraz daha ben oluyorum

Gölgem

Duydum ki anneni kaybetmişsin

Biraz eksikmişsin

Süt veremem sana küçük dostum

Ben de birini kaybettim

Ve her gün kendimden geçiyorum

Küçük dostum

Gölgem

Ama arkadaşın olabilirim

Sana güzel şarkılar söyleyebilirim

Hastalanma diye endişelenebilirim

Seni yanıma alıp dünyayı gezebilirim

Küçük dostum

Seni bir aydan uzun süre önce aramaya koyuldum

Ama öyle güzel misafirsin ki bana

Sen beni buldun

Küçük dostum

Hüzünlü küçük dostum

Gölgem

Kapşonumu battaniye yaptım sana

Kitap okuyacağım sana

Patilerinle resim çizeceğiz

Üç gözlü kedim olacaksın

Küçük dostum

Kalbimi göreceksin, beni anlayacaksın

Üçüncü gözüm olacaksın

Gölgem

Gölgelerin gözü yoktur gölgem

Gölgeler gözdür

Gölgem

Hüzünlü dostum

Küçük gölgem

Gözlerini kapatmışsın

Kafa hareketlerinden nefes aldığını görebiliyorum

İyi uykular

Tatlı rüyalar

Tanıştığıma memnun oldum

Yarın da tanışalım

Görüşürüz

Gölgem

Pilin kadar varsın

Benim için yaşamak ikiyüzlülüktür
Sırf birileri üzülmesin diye mutlu olmaktır
Ki böyleyim de zaten, hiçbir şey umurumda
Maskesiz gezmiyorum
Gülüşlerim sahte
Bunu çok iyi biliyorum
Herkesi inandırabilsem de
Kendimi inandıramıyorum
Mutlu taklidi yap
Taklit yaptığını unut ve mutlu kal
Ben gerçekte, doğal bir biçimde
Nasıl, hangi tonda güldüğümü bile hatırlamıyorum
Tüm jestlerim ve mimiklerim düşünülmüş
Tarafımca tekrar yaratılmış
Kendimi bulamıyorum
Kendi içinde kayıp bir insanım
Kendime ışık tutamıyorum
Yaşamak ikiyüzlülüktür
Yaşamak istemiyorum, ölmeyi de istemiyorum
Ölmeyi beceremiyorum zaten
"becerirsin" diyor ve devam ediyor "gerçekten istersen"
Beceririm biliyorum, yaşamak eziyet gibi geliyor
Ama ben bu oyunu bırakmak istemiyorum
Hayat her ne kadar zalim olursa olsun
Dünya ne kadar kötü olursa olsun
Arada bi, unutuyorum hepsini
Hayal dünyamda kalıyorum, hani kendi kurduğum gerçeklikte
Ve her şey çok güzel geliyor
Bu yüzden ölmek istemiyorum
Ve bu yüzden yaşamak istemiyorum
Çünkü öldürüyorsunuz kurduğum gerçekliği
Üstüne basıp geçiyorsunuz hayallerimizin
Hayaller, hepimizin

Zaman sonra fark ettim ki, ben artık ben değilim
Benden hariç her şey ve herkesim
Bir şeylerden keyif alıyormuş numarası yapan birisiyim
Almıyorum keyif falan, boş
Sırf biri benim için çabaladı diye, üzülmesin diye gülüyorum
Bu ikiyüzlülük
Aksi halde benimle yaşaması çok zor olurdu
Hem kötü olur o içimde ki karamsar canavarı ortaya çıkartmak
Her yüze somurtkan bakmak, ben olmak
Mesela kendi başıma kalınca gülmüyorum
Kendimi kandırmayı beceremiyorum
Ama bir şeyler izlerken heyecanlanmaya başladım
Numara yaptığımı unutmaya başladım sanırım
Taklitlerden doğan duygulara sahip olacağım
Eminim yine hastalanırım, özünde sahte bir çok şey
Çelişkilerle dolu olacak, yapay olacak, sahte olacak
Her ne kadar süslü de olsa, gizli olan ortaya çıkar
Yalan olacak
Olsun, birileri mutlu olabiliyorken olsunlar
Ben mutlu edebiliyorsam onların karıdır
Kimseyi üzmeye gerek yok
Belki de duyarlılıktı beni yaşatan
Bilmiyorum, sizi yaşatan bi şey olsun
Biliyorum çok zor geliyor yaşamak
"Kim için yaşıyorum?" sorusuna cevap verince
"Kim için yaşayacağım?" sorusu ortaya çıkıyor
Böyle olmayın siz, kendiniz için yaşayın
Hiçbir robot pilinin bittiğini fark etmez
Etse de acı çekmez…
Pilin kadar varsın

Efkar

Canım sıkılır, yüzlerce yüzlerde asabiyet mutsuzluk
Her yanda kırıntılar ne bu saçma fasıl ne bu ruhsuzluk

Kış günü sabahları kahvaltılarım küçük ocakta
Küçük bir bakır çaydanlık ne büyük sıcaklık
Canım sıkılır, gözlerimde bütün ırmaklar kalır
Çok içiyorsun be adam
Halbuki duman odasında yananın adıdır efkar
Kirli bardaklara gelen saldırıdır ruhsuz laflar
Aramıyorum bir merhem
Beni bırakın
Damarlarımda gezenin adıdır serum
Ömrüm bitiyor
Bir avuç yıldız bile yok gökyüzünde
Soranda yok benim aldığım tavır da
Canım sıkılır, ilk defa bu kışta girmedim çileye
Zehir zemberek geçerdi bu karakışlar
Ne dermanı kaldı bedenimin
Ne de ruhumun gücü...