KALMAMIŞ
Mağripten maşrığa okudum durdum
İbreti alemde meydan kalmamış
Cenuptan şimale şen değil yurdum
İşreti söylemde meyhan kalmamış
Küfemde ne varsa sülbünü sattım
Bir kuru hasırın üstünde yattım
Rindane her türlü hayatı tattım
Beş parmak elimde peyman kalmamış
Geçse de azadlı yıllar aradan
Dağlanmış yüreğim acı yaradan
Tepeler ardında aşı sarıdan
Sırça konağımda mihman kalmamış
Hayatın gitgide bozuldu tadı
Esmiyor bağrıma cananın badı
Gurbette yakıyor sevgili yadı
Gönlümü ovacak peykan kalmamış
Kalmamış diyorum inanki saki
Başımda sundurma külahım baki
Sabırı örmüşüm ibrişim haki
Aklıma yer eden iyman kalmamış
Beşiroğlu ... 05.01.2019
--------------,
MEYHAN- Meyhane, sohbet yeri,
PEYMAN- Kadeh, bardak,
MİHMAN- Misafir, dost.. sohbet ehli,
PEYKAN- Mızrak,
İYMAN- İnanç.. itikat,
Leğen
Leğende yıkandığım zamanları hatırlıyorum...
Ne güzeldi.
Sobada ısınmış su, kaynar olurdu.
Leğen maviydi, salonun ortasında dururdu.
Dalin kokmadım hiç, sabun gözümde kururdu.
Isınamadım sensiz ben, göz yaşlarım kururdu.
Su tenimde soğurdu.
Tırnaklarımı keserdi annem.
Kese yapardı bana.
Parmaklarımın ucu kan olurdu.
Tenimden siyah kir çıkardı.
Derim soyulurdu.
Ne de güzeldi o su.
Tenim de soğurdu.
Ne de güzeldi sabun kokusu.
Köpük gözümü vururdu.
Gözümü bulurdu.
Sıcak olurdu su, tenim de soğurdu.
Kaynar diye ağlardım, gözümün yaşı bağrımı yakardı.
Tırnak makası dururdu.
Onu beklerdim, gölgesi kocaman olurdu.
Parmaklarımı keserdi, canım yanardı.
Dünya dururdu.
Dışarıda yağmur yağardı.
Yağmur bitince annem yağmur kesildi derdi.
Sular giderdi, sular kesildi derdi.
Elektrik giderdi, elektrik kesilirdi.
Kocaman bir bıçak dünyanın ortasında dururdu.
Elektriği keserdi.
Gökyüzünde dururdu.
Yağmuru keserdi.
Suyu keserdi.
Sular dururdu.
Ne de yağmurlar yağardı, seller kudururdu.
Selde kaybolmuştu terliğim.
Eşi çöpü bulurdu.
Bulut olurdu gözlerim.
Yer yüzü olurdu o eski halı.
Duvarda dururdu gece lambası.
Gece lambası olurdum.
Uyurdum.
Tırnak makası kanımı akıtırdı.
Annem kese yapardı.
Lifimiz yoktu.
Ama sabun gözümde dururdu.
Sabundu.
En güzel koku sabundu.
Çocuktum.
Annem günde 2 kere yıkamıştı beni.
Balkonumun karşısındaki araziye ateş atmışlardı.
İs olurdu üstüm, annem sinirden kudururdu.
Anneme bağırırdım.
"Anne!" derdim balkonda dururdu.
"Reçelli ekmek at!" diye bağırırdım.
O ekmek nerede şimdi.
Şimdi olsa karnımı doyurmazdı belki.
Belki gözümü doyururdu.
Güneş gökte dururdu.
İnşaatta amcalar küfür eder dururdu.
İlk helikopter gördüğüm günü hatırlıyorum.
Helikopter kocamandı.
Kepçeleri izlerdik.
Üstüm batardı, annem vururdu.
Terlik fırlatırdı, ona sarılırdım.
Terlik dudağımı kanatırdı.
Dudağım annemin olurdu.
Öperdi geçerdi.
Şimdi kalbime hançerler yiyorum.
Öpülecek gibi değil.
Ölümün önüne eğil.
Her rüyada ölürdüm.
Yaşarken değil.
CUMHURİYETİMİZ 100 YAŞINDA
Milletçe yazdık tarihin altın sayfasına,
Duyurduk zaferimizi dosta ve düşmana.
Tuttuk yüce Ata’mıza verdiğimiz sözü,
Taşıdık Cumhuriyeti yüzüncü yaşına.
Açıldı bize çağdaş uygarlığın yolları,
Özgürce yaşamaya bağladık umutları.
Sarıldık Atatürk ilke ve devrimlerine,
Vererek el ele aştık bütün zorlukları.
Dönmeyeceğiz asla o karanlık yıllara,
Çağdaş bilimle koşacağız aydınlıklara.
Son nefese dek sürecek bu idealimiz,
Ulaşacak Cumhuriyet nice yüzyıllara.
VEYSEL YILDIZ ( GÜRGÜROĞLU )