--Kâim--
Güneş-i Hak ne şaşaa ile yanıyor,
Vahdet kubbesinden tan yerini buluyor.
Hâl ehli ol, istikamet üzere dur.
Tarikimiz bir, tevhidde.
Eğer nefsin gaflete düşer ise,
Kalbin zikir ile uyanıktır, tefekkürde.
Sen Kaim'i, bekayı bilmez idin.
Gönlünü ve aklını Sırat-ı Müstakim'e serdim.
Artık yolcu değil, yolun kendisisin (fenafillah mertebesinde).
Hâk sahibi Hakikatte sabittir.
Batıl akıl ziyanda, dünyada.
Seyr-ü süluk bitti, vâsıl oldun cana,
Maksûd senin içinde, arama yabanda.
Zahir'in sûrettir, batının ma'nâ.
Aşktır bu vücudu ademden çeken,
Hüznün bir perdedir, vuslatı bekleyen.
Sırrı ifşa etme, ehil olsan bile.
Nefs-i Emmâre sustu, Mülheme geçti,
Mutmainne yurduna rıza ile göçtü.
Makamların izi kalmadı, her şey seçti.
Tecellî her an taze, göz cemali görmede,
Âlem senin aynan, Hak sana sende.
Huşû ve teslimiyet ile ibadetinde.
Zerrede küre gizli, kesrette vahdet pâyidar,
Fenâdan bekaya dönen erenler bîdar.
Şüphenin ateşi söndü, yakînde karar.
Elhamdülillah
BİRKAN ÇAKIR.
