Kalem
Her halükarda dostumuzdur kendisi
Kağıda dökendir kara düşüncelerimizi
Koyu mürekkebiydi duygularımızın tarifi
Asla olmazdı ne gündüzü ne de gecesi
Uyanırsın insanın elinde
Dile dökersin söyleyemediğimizi
Kelimeler ezberinde
Öğretirsin yanımıza bilmediğini
Mektupta kavgaya barış dersin
Savaşlar halledilir ordusuz
Gazetede haberdar edersin
Kağıtta yazı olarak buluruz
Ama artık unutur olduk biz seni
Yerini aldı teknoloji esintisi
İnsanlar senin değerini unutsa da
Sen bizim yoldaşımızsın hala
Belki ama bir zaman
Kaybolacak bu dünyadan
Tarihte önem kaplayan
Geleceği de mi imzalayan
Kalem
Kedimle Yaşarım
Kalbimi kazanmanı istiyorum, çünkü hak et
Hak et ki hakkını ver, kıymetini bil ve öyle tüket
Güvenim yok insandan olana
Kedimle yaşarım dolana dolana
Yılanları kanatlı, ben, kusura bakma
Yüzüme pembe tozlar savurma
Tokluk böyle anlatılmıyor
Sevginin kıymeti de bilinmiyor
Kazanmadığını kaybetmekten korkmazsın
Önüne dizili olanın kıymetini bilmezsin
İnsansın sen, hem güzelsin hem sefilsin
Ben siyahım derdim, insanlığın kiriydim
Çok düşündüm böyle olduğumu sonra kirletildim
Geleceğimden bilmediğim kadar günümü hak et
Beni anla, sonra sev, beni yaşamayı bil ve tüket
Kazanmak gerek, beklentisiz sevilmek, hedef
İnsanlar Değişti
İnsanlar değişti
Unutanlar unutulanlar cabası
Geceleri çalışma yok
Sabah ezanı ile açılan dükkanlar kalmadı artık
Güzel insanlar öldü
Esnaf abiler bitti hep
Topluma girerken ayaklarım sürünüyor
İçim hep geri geri kaçıyor
Ben neden hep seksenlerde kaldım
Karşı markete çıkıyorum iki ekmeğe
İçim hep rüzgarlı havalarda acıyor
Misafir kelimesi kalmadı
Odanın biri salon değil artık
Zaten öyle güzel çocuklarda dışarıda
Misket oynamıyor körebe olmuyor
Beştaşın bile bir araya geleceği taş yok sokakta
Eski arabaların kıymete bindiği
Yenilerinin sağlamlığının olmadığı bir zaman bu
Tüpün benzinle yarıştığı
Mesafelerin artıp gittiği
Eskiden iki yüzlüleri bildiğin
Şimdinin ise kaç yüzünün olduğunu bilemediğin…