-NE ZAMAN -
Biz ler değilmiyiz toprağın kokusu nu seven ,
Kucaklamak yerine korkan ve vaz geçen .
Dolusu variken ,
Boşu kucaklayan .
Aşkı bulduk tamam da ,
Elimize yüzümüze bulaştırmadık mı ?
Sıra nede peki ?
Cennet i istiyoruzda , Ne yaptık tatmak için ?
Yaz mürekkep yaz !!
Bulaş sayfalara lekeler bırak !
Bende tükeneceğim senin gibi .
Yanlış yaşadım belki demi ,
Yaz kalem yaz !!!
Günn yeniden doğacak .
BİRKAN ÇAKIR
YANLIZ
Yenilerini ekle sayfalar ,
Hepsi eskiyecek mutluluklar ve dostluklar hatta ,,
Yıldızlardan uzaklara varacak vedalar ,
O'nun gönlüne düşmeyecek .
Geriye kalanları doldur bir kutuya ,
Ve kapat kapıyı ardında ,
Bu gece yıldızlar
Yanlız seyiredilecek.
Birkan Çakır
Sen gelemedin
Nazımı kınayıp Pirayenin aşkından bahseden sevgilim
Senin eskisi gibi hissetmediğin gün tekrar doğdum ben
Unutma her gün kendimden geçerdim ben, giderdim
Senin aptallığın oldu aptallığımı anlamama neden
Hmm Rosa Parks idölündü senin, hakkından gelemedim
Yenemedim, kadınsın hakkını korumak istemedin sen
Ve ben, yine buradayım, saçma bir uyguluma
Yazıyorum oraya buraya, yazamıyorum tavana
Şarkı söylüyorum ben anlayana, küfür ediyorum anlamayana
Bu günleri de gördük bak acıya dayana dayana
Senden vazgeçmekte güzelmiş, güzelmiş ölmek yana yana
Hayal kurmak yasakmış, gelecek yokmuş sana bana
Merhaba ve ben geldim, hayallerimizi terk ettim
Güle güle diyemedim, elveda diyemedim
Büyük aşkları küçük kelimelerle bitiremedim
Piraye gibi severdin, hislerini bilemedin
Aklımı kemirdim de sana gel diyemedim
Olsun, kendi hakkımdan gelebildim
Sen gelemedin
Yenildim
Artık masumluğa inanmıyorum
Bende masum değilim
Herkesin bir kötü yanı var
Ben kör müyüm?
Sadece kötülüğü görüyorum!
Artık masumluğa inanmıyorum
Hepiniz plastiksiniz
Ve birkaç masum kalp kıracağım
Eminim
Ama masumluğa inanmayacağım
Derken inandım
Yenildim
Bende benden değilim artık
Onlardanım
Beni yenmenize zevkle izin verdim
Çünkü acı veriyordu sevmek
Hep yarımım
Çünkü yaşamak zordu
Çünkü ben zayıfım
Ben yanarım
Çünkü olmuyor
Olmadım
Ölmüyor içimde ki o çocuk
Öyle bir ihtilaf sardı ki varlığımı
Hiç böyle şaşırmamıştım zihnime
Meğerse kalbime dokunanmış zihnim
Alışamıyorum bu yeni, saf, salak bedene
Bir karmaşa içerisinde yüzmekteyim
Anlaşılmam mümkün değil, çelişkideyim
Hislerimi nasıl tarif edeyim, nasıl becereyim
Bilmiyorum, kıskanıyorum inananları
Kıskanıyorum toz pembe masallara kananları
Özlüyorum eski halimi, acı çekse de yaşayan beni
Acı denizinde yüzmek benim işim olmuştu
Oradan istifa edince hissizlik boşluğu diye bir şey oluştu
Kafamda ki tilkiler kalbimi unuttu
Ejderhalarla birlikte zihnimi esir tuttu
Nasıl anlatabilirim ki kendimi, eminken anlaşılmamaktan
Niye yazıyorum ki bu tonla heceyi
İşim ne, bıktım gerçeklerden saklanmaktan
Apaçık oluyorum kendime, "sevmiyorsun onu" desem de
Bir illüzyon vuruyor alnımdan, sancıyla kalbimde
Bir isim gitmiyor aklımdan, iki hece dilimde
Ben bıraksam da onu, bırakmıyor geçmişim, peşimde
İşte öyle bir ihtilaf sardı varlığımı
Doğruyu bilmekti yegane niyetim
Doğruyu bilince benden bana ben kaldı mı?
Doğru dediğim şeyle varlığımı yeni bir illüzyon sardı mı?
Nereden baksan cinayet, tek eksik ceset
Ben şuursuzca, ruhsuzca satırları yazarken
Sen okuyucu, nasıl beceriyorsun hissetmeyi
Benim duygularım yok içimde diyorum
Sen duygulanıp, "çok duygusalsın, boş ver" diyorsun
Bilmiyorum, basit işte
Duyguları zihnimle taklit ediyorum
Ölmüyor içimde ki o çocuk
Sadece ruhumu terk ediyorum
Evet bir yanım ilaçlı, ne diyeceğini şaşırmış
Aklımda ki ejderhalar tilkileri kaçırmış
Diğer yanım hasta, aklı fikri yasta
Duyguyu bıraktım ben, iki arka sokakta
Evet bir yanım ayık geziyor, her adımda düşüyor
Eksik tilkiler fazla ejderler, beni benden ediyor
Öyle bir ihtilaf sardı ki varlığımı
Kör oluyorum ufukta
Öyle bir şey ki bu, umutsuz kalıyorum soğukta
Ama beceremiyorum, ölmüyor içimde ki o çocuk!
Bir algı oyunu bu yaşam dedikleri
Boşa gidiyor her gün ektikleri…
İnsanlar Değişti
İnsanlar değişti
Unutanlar unutulanlar cabası
Geceleri çalışma yok
Sabah ezanı ile açılan dükkanlar kalmadı artık
Güzel insanlar öldü
Esnaf abiler bitti hep
Topluma girerken ayaklarım sürünüyor
İçim hep geri geri kaçıyor
Ben neden hep seksenlerde kaldım
Karşı markete çıkıyorum iki ekmeğe
İçim hep rüzgarlı havalarda acıyor
Misafir kelimesi kalmadı
Odanın biri salon değil artık
Zaten öyle güzel çocuklarda dışarıda
Misket oynamıyor körebe olmuyor
Beştaşın bile bir araya geleceği taş yok sokakta
Eski arabaların kıymete bindiği
Yenilerinin sağlamlığının olmadığı bir zaman bu
Tüpün benzinle yarıştığı
Mesafelerin artıp gittiği
Eskiden iki yüzlüleri bildiğin
Şimdinin ise kaç yüzünün olduğunu bilemediğin…