Sahte dostluk
Gülümsersin her daim saf yüzüme,
Lakin çiğnersin arkamdan din ve töre.
Gün gelir dayanamam bu rezalete!
"Hayır gelmez senden. Elveda yüzü suyu hürmetine!"
Dizi, sıra
Gülümsersin her daim saf yüzüme,
Lakin çiğnersin arkamdan din ve töre.
Gün gelir dayanamam bu rezalete!
"Hayır gelmez senden. Elveda yüzü suyu hürmetine!"
Yar olmuş, çevrem boş halde.
Gecenin rahatı sırf bana kalmış herhalde...
Ey Hilâl! Anca sen kaldın şu meydana,
Mehtabın bana misafir, sen ile ben yan yana.
Birbirimize destekde bulunmaktayız;
Birbirimize bağlı, kaderi paylaşır, farkındayız.
Sen aydınlatırsın başımı koyduğum secdeyi;
Ben aydınlatırım senin varlığını ve bu düşünceyi.
Sana şimdilik elveda, emanet ruhum.
Allah'ın selamı üzerinde olsun, şafak renkli dostum.
Mağripten maşrığa okudum durdum
İbreti alemde meydan kalmamış
Cenuptan şimale şen değil yurdum
İşreti söylemde meyhan kalmamış
Küfemde ne varsa sülbünü sattım
Bir kuru hasırın üstünde yattım
Rindane her türlü hayatı tattım
Beş parmak elimde peyman kalmamış
Geçse de azadlı yıllar aradan
Dağlanmış yüreğim acı yaradan
Tepeler ardında aşı sarıdan
Sırça konağımda mihman kalmamış
Hayatın gitgide bozuldu tadı
Esmiyor bağrıma cananın badı
Gurbette yakıyor sevgili yadı
Gönlümü ovacak peykan kalmamış
Kalmamış diyorum inanki saki
Başımda sundurma külahım baki
Sabırı örmüşüm ibrişim haki
Aklıma yer eden iyman kalmamış
Beşiroğlu ... 05.01.2019
--------------,
MEYHAN- Meyhane, sohbet yeri,
PEYMAN- Kadeh, bardak,
MİHMAN- Misafir, dost.. sohbet ehli,
PEYKAN- Mızrak,
İYMAN- İnanç.. itikat,
Hala çocukmuşum gibi geliyor
Yetiştiremediğim karakterlerim var
Koskocaman da olsa dünya bana dar
Hayalleri olan bir adamım ben umutlarıyla yaşayan
Her sabah aynaya bakınca afallayan
Bir çocuğum ben, kafası kolay karışan
Hala oturmamış karakterimle yürüyorum
Arada derede gezen kişiliğimle
Sorulara bilmiyorum diye cevap verişimle
Kimliksizliğe bürünmüş kimliğimle
Hala büyümedim ben, safım, şaşkınım
Beş sene sonra olgunlaşırım herhalde
Alışırım gözlerimi açmaya yalan dünlere
Alışırım yalan söyleyip yalandan gülmeye
Alışamadım ama olsun, alışırım
Hala çocuğum ben, peri masallarına inanan
Leyla ile mecnunu gerçek sanan
Aşk fantazilerine kanan
Hala çocuğum ben
Akıllanmayan
Hiçbir şeye inanasım yok, karmaya mesela
Ne anlamı var ki, hep tutarsızım hep tutarsız
Carpe dieme kavuşacak karakterim
Bir eda ve bir veda ile yaşayacağım
Mesela ruha enerjiye yeterince inandım
Saf olan "şey"in varlığına delalet aradım
Yılmadım, yılmadım ama, yılmak istiyorum
Hala çocukmuşum gibi geliyor
Çocuk olduğunu anlayınca büyümüyor insan
Çocuğum hala, şaşkın, sekiz yaşında
Umutları olan, hayalleri olan, masumluğa inanan
Şaşkın bir çocuktan fazlası değilim
Sadece biraz kirlenmiş bedenim
Yaşamak için küçük umutlara ihtiyacım var
Sen gidersen ne yaparım ben
Kim olurum, kimi bulurum, kimle olurum
Sen gidersen ne yaparım ben
Nefesten soğurum, her şeyden hep yorulurum
Yaşamak için küçük umutlara ihtiyacım var
Etrafım hep büyük insanlar, büyük adamlar
Ve kadınlar, hiç biri avcuma sığmazlar
Yaşamak için gülüşüne ihtiyacım var
Çünkü her gün kayıyor yıldızlar ve
Senin aklında bir biz vardı
Bizim aklımıza gelirmiydi bu
Bizi mesafe mi yıkardı
Yoksa mesafeyi gurur mu sınadı
Yaşamak için küçük umutlara ihtiyacım var
Çünkü odamıza yabancılar girer
Ruhumuzu sarar
Yaşamak için küçük umutlara ihtiyacımız var
Çünkü melekler gelir, ne için varsın diye sorar
Kanatsız melekler, her yerdeler
Ama benden uzaktalar
Yaşamak için küçük umutlar lazım
Yoksa insanlıktan saklanmalı mıyım
Neden hep kötü benim yazım
Yaşamak için nefes mi almalı mıyım?
Beni seven kadın
Saflığımı ellere yedirdim
Gülüşüne kurban olurum
Kusura bakma tenime ten değdirdim
Masumluğumu ellere yedirdim
Şimdi güvenim yok insandan olana
Ve inancım yok hiçbir güzel gülene
Kalmamış bu diyarda saflık masumluk
İnanmıyorum ben Leyla gibi sevene
Beni seven kadın
Saflığımı ellere yedirdim
Kusuruma bakma, sen yarın geldin
Ben önyargılı biriyim
Kusuruma bakma, biraz delirirsin
Ben geç akıllanır biriyim
Masumluğumu ellere yedirdim
Şimdi inancım yok hiçbir ağız lafına
Ve gönlüm yumuşamaz mazlum ahına
Ki sende de vardır bir zerre karanlık
Ama yarınsan gel, git demem yarına
Öyle bir ihtilaf sardı ki varlığımı
Hiç böyle şaşırmamıştım zihnime
Meğerse kalbime dokunanmış zihnim
Alışamıyorum bu yeni, saf, salak bedene
Bir karmaşa içerisinde yüzmekteyim
Anlaşılmam mümkün değil, çelişkideyim
Hislerimi nasıl tarif edeyim, nasıl becereyim
Bilmiyorum, kıskanıyorum inananları
Kıskanıyorum toz pembe masallara kananları
Özlüyorum eski halimi, acı çekse de yaşayan beni
Acı denizinde yüzmek benim işim olmuştu
Oradan istifa edince hissizlik boşluğu diye bir şey oluştu
Kafamda ki tilkiler kalbimi unuttu
Ejderhalarla birlikte zihnimi esir tuttu
Nasıl anlatabilirim ki kendimi, eminken anlaşılmamaktan
Niye yazıyorum ki bu tonla heceyi
İşim ne, bıktım gerçeklerden saklanmaktan
Apaçık oluyorum kendime, "sevmiyorsun onu" desem de
Bir illüzyon vuruyor alnımdan, sancıyla kalbimde
Bir isim gitmiyor aklımdan, iki hece dilimde
Ben bıraksam da onu, bırakmıyor geçmişim, peşimde
İşte öyle bir ihtilaf sardı varlığımı
Doğruyu bilmekti yegane niyetim
Doğruyu bilince benden bana ben kaldı mı?
Doğru dediğim şeyle varlığımı yeni bir illüzyon sardı mı?
Nereden baksan cinayet, tek eksik ceset
Ben şuursuzca, ruhsuzca satırları yazarken
Sen okuyucu, nasıl beceriyorsun hissetmeyi
Benim duygularım yok içimde diyorum
Sen duygulanıp, "çok duygusalsın, boş ver" diyorsun
Bilmiyorum, basit işte
Duyguları zihnimle taklit ediyorum
Ölmüyor içimde ki o çocuk
Sadece ruhumu terk ediyorum
Evet bir yanım ilaçlı, ne diyeceğini şaşırmış
Aklımda ki ejderhalar tilkileri kaçırmış
Diğer yanım hasta, aklı fikri yasta
Duyguyu bıraktım ben, iki arka sokakta
Evet bir yanım ayık geziyor, her adımda düşüyor
Eksik tilkiler fazla ejderler, beni benden ediyor
Öyle bir ihtilaf sardı ki varlığımı
Kör oluyorum ufukta
Öyle bir şey ki bu, umutsuz kalıyorum soğukta
Ama beceremiyorum, ölmüyor içimde ki o çocuk!
Bir algı oyunu bu yaşam dedikleri
Boşa gidiyor her gün ektikleri…
Hiç mi vicdana gelmedi?
Tabi ki kaçar insan günahlarından
Hepsinden değil en ağır olanlarından
İki yüzlü insan! İki yüzlü, günah seçiyor
Herkesin ahına bedel biçiyor!
Hiç mi insafı kalmadı?
Tabi ki aynaya bakar insan bırak suratlardan
Hepsinden değil, kaçar en güzel bakanlardan
Gözünüzü kaçırmayın yüzünden ihanet akanlardan
İki yüzlü insan! İki yüzlü, dalga geçiyor
Herkesin gülüşüne değer biçiyor!
Hiç mi vicdana gelmedi?
O eli yüreğine hiç mi gitmedi?
Alçak olan insan, kendini bilmeli
Dün iyi olmayan yarınını düşünmeli
İki yüzlü insan! İki yüzlü, kendinden geçiyor
Herkesin gözleri seni seçiyor!
Hüzünlü dostum
Sen bana mutluluğu tekrar hissettirdin
Ve ben bunu varlığına borçluyum
Belki de patilerine borçluyumdur
Belki de hiç sahip olamadığım gülüşüne
Yine felsefe yapmak istemiyorum, gölgem
Her adını söyleyişimde biraz daha ben oluyorum
Gölgem
Duydum ki anneni kaybetmişsin
Biraz eksikmişsin
Süt veremem sana küçük dostum
Ben de birini kaybettim
Ve her gün kendimden geçiyorum
Küçük dostum
Gölgem
Ama arkadaşın olabilirim
Sana güzel şarkılar söyleyebilirim
Hastalanma diye endişelenebilirim
Seni yanıma alıp dünyayı gezebilirim
Küçük dostum
Seni bir aydan uzun süre önce aramaya koyuldum
Ama öyle güzel misafirsin ki bana
Sen beni buldun
Küçük dostum
Hüzünlü küçük dostum
Gölgem
Kapşonumu battaniye yaptım sana
Kitap okuyacağım sana
Patilerinle resim çizeceğiz
Üç gözlü kedim olacaksın
Küçük dostum
Kalbimi göreceksin, beni anlayacaksın
Üçüncü gözüm olacaksın
Gölgem
Gölgelerin gözü yoktur gölgem
Gölgeler gözdür
Gölgem
Hüzünlü dostum
Küçük gölgem
Gözlerini kapatmışsın
Kafa hareketlerinden nefes aldığını görebiliyorum
İyi uykular
Tatlı rüyalar
Tanıştığıma memnun oldum
Yarın da tanışalım
Görüşürüz
Gölgem
İnsanlar değişti
Unutanlar unutulanlar cabası
Geceleri çalışma yok
Sabah ezanı ile açılan dükkanlar kalmadı artık
Güzel insanlar öldü
Esnaf abiler bitti hep
Topluma girerken ayaklarım sürünüyor
İçim hep geri geri kaçıyor
Ben neden hep seksenlerde kaldım
Karşı markete çıkıyorum iki ekmeğe
İçim hep rüzgarlı havalarda acıyor
Misafir kelimesi kalmadı
Odanın biri salon değil artık
Zaten öyle güzel çocuklarda dışarıda
Misket oynamıyor körebe olmuyor
Beştaşın bile bir araya geleceği taş yok sokakta
Eski arabaların kıymete bindiği
Yenilerinin sağlamlığının olmadığı bir zaman bu
Tüpün benzinle yarıştığı
Mesafelerin artıp gittiği
Eskiden iki yüzlüleri bildiğin
Şimdinin ise kaç yüzünün olduğunu bilemediğin…