Üye olmanızın faydaları
  • Kendi şiirlerinizi yayınlalıyınız
  • Özel faaliyetlerden haberdar olun
  • Takip ettiğiniz yazarlardan haberler alın
  • ve çok daha fazlası...

Giriş Yap

Şifrenizi sıfırlayın Kayıt olun

Şifrenizi sıfırlayın

Kayıt olun

Raporu bildir

duvar

Düzeltme yap

Anlamı

Bir yapının yanlarını dışa karşı koruyan, iç bölümlerini birbirinden ayıran taş, tuğla vb. gereçlerden yapılan veya örülen dikey düzlem.

Kafiye

Daha fazla Kafiye bul

son 4 harf uygun

son 3 harf uygun

son 2 harf uygun

Hayallerime Gömüldüm

18 yasindayim kendime yabancı
Bıkkınlık geldi insanlar sacma ve yalancı
Ailem diyor oku ya memur ol ya aşçı
Hayaller kurardım biraz heves biraz tutarsız

Anlamsız dusunceler kalbimi sardı
Söyleyin Tosun ne zaman sevicek artik
Dört duvar icinde delirdim sandım
Yine kara düşünceler beynimi sardı

Beni öldüren sigara degil hayat denen illet
Bu sozlerimi git ve anlayanlara dinlet
Damarimdan akan her damla kan
Birden fışkıracak bir delikten sabret

Bende biliyorum bu sozlerim sacma
Asla olmadım kendimi düşünen aptal
Iyiyim ama hissediyorum hasta
Duslerim kaliyor sadece lafta

Hangimiz Neredeyiz Ki - Birkan Çakır

Sandığım dan daha da ötede bir şey varmış.
Ne zamanın tanıdığı ne senin gördüğün nede benim daha evvel duyduğum.
Bir karanlık varmış ışığı içinde barındıran .
Bir aşk varmış için için yanan.
Birde sen varmış sın beyaz sayfalara lekeler bıraktıran.


Dünya hali dünyada kalacak diyorlar ya .
Şu Dünyada kalbin yerine bir taş duvarı sevseydim şimdiye çiçek açardı.
Sen bir yaprak bile vermedin...
Bunlar beni her halimle kabul etmen için değil..
Bir erkeğin kendisi için doğruyu görebilmek adına söylediği bir iki cümledir.

Senin basitleştirip es geçtiğin ,
Beninm yaşadığım ,
Diğerlerinin gördüğü ,
Benim çektiğimdir..
Birkan Çakır

SENİN DOĞRUN BENİM YANLIŞIMIŞ

William Shakespeare : “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! dedi durdu millete .
Benim cevabım : 276 adet papatya ellerimde öldü , Onun duyması gerekenleri soguk duvarlar okudum.
Olanlar hep papatyalara oldu .
Kusura bakma William ama (HASİKTİR ORADAN) .
Olsaydı çok şey değişirdi.....
Birkan Çakır

Gizleyemiyorum nefretimi

Hatırlıyormusun 2010 senesini ,
Okulun arkasındaki duvarda saklanan baş harfleri ,
O zamanadan bu zamana silinen geçmişi ,
Usulca çekip gitmenin sebebini ,
Ve defterlerime saklanan göz yaşlarımı ,

Hepsini yatırıyorum bu gece masaya ,
Bakıyorum bir bir gülüşlerine ,
Artık fark ettim
Kaybettiği tekşey yüzündeki o masumiyetin ..
Ve BİZ aslında....
Birkan Çakır



TOPRAK

Toprağa ver sırtını ,
Gün gelecek duvar taşımayacak ,
Senin istediklerin başkalarına çıkacak,
Adalet arama Dünya'da,
Hiç bir taşın altından çıkmayacak ,

Mevsimlere aldırış etme ,
Onlar yıllarca birbirini kovaladı ,
Ellerin üşürse ,
Kanın çekilirse ,
Gözlerin bilinmezi süzerse ,

Toprağa ver sırtını ,
Gecen gündüzün olacak ,
Ve af dile Tanrıdan ,
Her hatanın hesabı sorulacak.

Yüzüne çarpacak kapılar ,
Kanın akmayacak ama canın yanacak ,
Asık suratlarla bakacaklar ,
Sen kenarı açılmış ayakkabından utanırken ,
Onlar sana gülecek ,

Boyunu aştığı vakit dağlar ,
Kendini küçük hissedeceksin ,
Allah yazdıysa bozssun deme hiç bir zaman ,
O en hayırlısını sunan olacak ,

Gün gelecek kendi ördüğün duvarlar ,
Onların üzerine yıkılacak .

15 Temmuz,bir direniş destanı...

Bugün,günlerden direniş,aylardan Temmuz,akşam on.
Milletime,hazırlanıyor,ölümden de, kara bir son.
Hain gözler kararmış,hain eller tetikte,
Sırtlanlar, tuzak kurmuş,pusuda beklemekte...

Dost uyuyor, dost uyutmakta, koynunda evladını.
Karanlık yüzlü,çehreler,gözlemekte avını.
Saatler yavaşlıyor, gelmesin diye o an,
O hain kalkışmadan,utanıyordu zaman...

Vakti gelmezden önce, bir kıyamettir ki koptu.
Akılları tutulmuş,vicdanları mağluptu.
Ansızın gök kubbeyi,yırtıp geldi havadan,
Bombalıyordu hain,bombalanıyordu vatan...

Bulutlar mı daha soluk,karanlık mı daha kara?
Bir ışık gönder,Ya Rab, ulaşalım sabaha.
İnliyordu sokaklar,caddeler;kan göz yaşı...
Soysuzluğa lanet okuyor, ecdadın mezar taşı...

Bir kımıltı duyuldu,sonra,duvarların ardından.
Hazırlıklar tamam,şehidim, çıkıyor yuvasından.
Ezanlarla,selalarla, mahşeri bir kalabalık,
Son abdestin ıslaklığı,son nefes, son sevdalık...

Ölümü öldürmeye, çıkmış koca bir ulus.
Bir bataklık karşısında,devasa bir okyanus.
Haklı sensin, hak seninle,kahrolacak o deyyus
Bu destan senin destanın,senin halkına,mahsus.

Tek silahı al bayrakla,dökülmüş, sokağa halkım.
Tanklar yollara,dizilmiş, mermilerse üzüm salkım.
Sorma, kim var kim yok diye,gelen var mı, ardımdan?
Sana bir pay düşmez mi sandın, o ilahi yardımdan.

Sen yürü,diren ve korkma,ne el senin,ne kol senin.
Kaderin sebebisin sen,ne can senin,ne yol senin...
Geceyi aydınlatan,alnında ki, o nur senin.
Gün doğunca yaşanılan,gurur senin,onur senin...

Ey Gazim;
Kabarıyorsa göğsün,heyecanla, şahlanıyorsa şah damarların,
Sızlıyorsa, burun kökün,yanaklarına,boşalıyorsa göz yaşların.
Düğüm düğüm,bir çığlık boğazında,ağlamaklıysa hıçkırıkların.
Bu zafer senin,sen bu zaferinsin,bırak,acısın tüm kırıkların...

Ey Şehidim;
Gidiyorsun şimdi sen,beyaz bir atın üstünde ve heybetle,
Geride kalanlar,seyrediyor seni,imrenerek ve hayretle.
Sevdiklerin bize emanet, sen yüksel göğe,izzetle..
Komşusun peygambere artık,doyulmaz bir lezzetle...

Ey Gencim;
Artık senindir,bu kutsal görev,bu kutsal icraat.
Dün ismi,cemiyetti hainin,bu gün ismi cemaat.
Gözün hep üstünde olacak,vatanın,tetikte uyuyacaksın.
Bu 15 Temmuz son değil,onu,yine sen koruyacaksın...

Ey Milletim;
Sarsılır da,gökte yıldızlar,kader baştan yazılır.
Bu gece,koca tarihe,altın harfle kazılır.
Şahlanır da,her bir ferdin,küheylan olur şahlanır,
Sakın eğilme,sen bir çınarsın, çınar ayakta yaşlanır...

Leğen

Leğende yıkandığım zamanları hatırlıyorum...

Ne güzeldi.

Sobada ısınmış su, kaynar olurdu.

Leğen maviydi, salonun ortasında dururdu.

Dalin kokmadım hiç, sabun gözümde kururdu.

Isınamadım sensiz ben, göz yaşlarım kururdu.

Su tenimde soğurdu.

Tırnaklarımı keserdi annem.

Kese yapardı bana.

Parmaklarımın ucu kan olurdu.

Tenimden siyah kir çıkardı.

Derim soyulurdu.

Ne de güzeldi o su.

Tenim de soğurdu.

Ne de güzeldi sabun kokusu.

Köpük gözümü vururdu.

Gözümü bulurdu.

Sıcak olurdu su, tenim de soğurdu.

Kaynar diye ağlardım, gözümün yaşı bağrımı yakardı.

Tırnak makası dururdu.

Onu beklerdim, gölgesi kocaman olurdu.

Parmaklarımı keserdi, canım yanardı.

Dünya dururdu.

Dışarıda yağmur yağardı.

Yağmur bitince annem yağmur kesildi derdi.

Sular giderdi, sular kesildi derdi.

Elektrik giderdi, elektrik kesilirdi.

Kocaman bir bıçak dünyanın ortasında dururdu.

Elektriği keserdi.

Gökyüzünde dururdu.

Yağmuru keserdi.

Suyu keserdi.

Sular dururdu.

Ne de yağmurlar yağardı, seller kudururdu.

Selde kaybolmuştu terliğim.

Eşi çöpü bulurdu.

Bulut olurdu gözlerim.

Yer yüzü olurdu o eski halı.

Duvarda dururdu gece lambası.

Gece lambası olurdum.

Uyurdum.

Tırnak makası kanımı akıtırdı.

Annem kese yapardı.

Lifimiz yoktu.

Ama sabun gözümde dururdu.

Sabundu.

En güzel koku sabundu.

Çocuktum.

Annem günde 2 kere yıkamıştı beni.

Balkonumun karşısındaki araziye ateş atmışlardı.

İs olurdu üstüm, annem sinirden kudururdu.

Anneme bağırırdım.

"Anne!" derdim balkonda dururdu.

"Reçelli ekmek at!" diye bağırırdım.

O ekmek nerede şimdi.

Şimdi olsa karnımı doyurmazdı belki.

Belki gözümü doyururdu.

Güneş gökte dururdu.

İnşaatta amcalar küfür eder dururdu.

İlk helikopter gördüğüm günü hatırlıyorum.

Helikopter kocamandı.

Kepçeleri izlerdik.

Üstüm batardı, annem vururdu.

Terlik fırlatırdı, ona sarılırdım.

Terlik dudağımı kanatırdı.

Dudağım annemin olurdu.

Öperdi geçerdi.

Şimdi kalbime hançerler yiyorum.

Öpülecek gibi değil.

Ölümün önüne eğil.

Her rüyada ölürdüm.

Yaşarken değil.